1922 İzmir Yangını veya yabancı kaynaklarda kullanılan terimle; Büyük İzmir Yangını (Great Fire of Smyrna) ; 13 Eylül 1922 günü Basmane'de başlayan ve 18 Eylül 1922 ye kadar devam eden , İzmir şehir merkezini (özellikle o dönemdeki merkezi ve bugünkü İzmir Enternasyonal Fuarı alanını) geniş ölçüde tahrip eden yangındır.
Türk ordusunun 9 Eylül 1922'de İzmir'i yeniden ele geçirmesinin hemen ardından, kritik bir dönemde vuku bulması, tarihi önemi bulunan bazı yapıların ve semtlerin yok olması ile neticelenmiş yangının dönem belgelerinin büyük bir çoğunluğunda “yangını şehirde kalan Ermenilerin kışkırttığı” bilgisi yer almaktadır. Bu kaynaklar; genel olarak dönemin yerli ve yabancı basını, elçilik raporları, yine yerli ve yabancı askeri raporlar, sigorta temsilciliklerinin tutanaklarıından oluştuğunu söylemek olasıdır. Bütün bunlara ek olarak, Türk ordusu 9 Eylül 1922 de İzmir’e girdiğinde kentte bulunan savaş muhabirlerinin aktardıkları gözlemler ve kentteki sigorta kumpanyalarının resmi itfaiye teşkilatının İtfaiye Şefi Paul Greskoviç’in yangına ilişkin 13 Eylül’den 18 Eylül’e kadar tuttuğu rapor örnek gösterilebilir.
Büyük Taarruz başladığı anda, Yunan subay ve askerlerinin ağızlarından; ‘İzmir'i Türklere bırakmaya mecbur kalırsak yakacağız’ şeklinde sözler duyduğunu ifade eden Greskoviç, raporunda şunları anlatıyor:
“11/12 Eylül gece yarısından bir saat sonra Ermeni Mahallesi’nde yangın çıktığını haber verdiler. İtfaiye erleriyle yangın yerine hareket edip, Rum Hastanesi’ni geçerken 120–150 kadar çoluk çocuk ve kadın acı acı bağırıyorlardı. ‘Niçin bağırıyorsunuz?’ diye sordum; ‘Ermeniler bizi yaktılar, Seyis Hanı içerisinde oturuyoruz’ dediler. Bunlar Rumlardı. Bu insanların; Ermeni evlerine bitişik oturduklarını ve Ermenilerin duvardan bir delik açtıklarını ve delikten çokça gaz dökerek evi ateşlediklerini söylediler. Bunları sabaha kadar çıkmaz sokak içinde muhafaza ettim. Ve sabahleyin devriyeye teslim ettim.
13 Eylül saat 10.30’da Ermeni Mahallesi’nde ateş görüldüğünü haber verdiler. İtfaiye ile birlikte giderken Ermeni Kilisesi’nden 50 metre mesafede bir Ermeni evinin yandığını gördüm. Evin alt katından şiddetli bir ateş çıkıyordu. Mecburi biraz geriye gittim ve etrafa yayılmaması için söndürmeye uğraşırken, Ermeni Kilisesinde yangın çıktığının haberini verdiler.”
Ekibiyle buraya giden Greskoviç, gördüğü manzarayı raporunda şöyle yazıyor:
“Kilisenin binalarında ateş yoktu. Yalnız küçük bir bina civarında, bahçede 200 kadar üzerine yağ dökülmüş eşya balyası ile paçavralar bir yere toplanmış, üzerine de 200 kadar tüfek ve çokça da cephane konmuştu. Ateş de bunların arasından çıkıyordu. Aynı zamanda ateş içerisinde devamlı patlamalar oluyordu...”
Greskoviç, raporunun devamında İzmir yangınını şöyle anlatır:
“Biz yangını söndürmeye çalışırken, Ermeniler ateş ediyor ve atılan mermiler yangın tulumbalarına isabet ederek zarar veriyordu.”
Bugün , büyük yangının üzerinden 94 yıl geçmiş, “Körfezin Gelini” ni “Ateşin Gelini” ne çeviren yangın hiç kuşkusuz İzmir kentinin mekansal görünümünde onulmaz yaralar açmıştır. Cumhuriyet Türkiyesi ve başta İzmir Belediyesi olmak üzere kenti 1923 ten 1930 ların ortalarına kadar küllerinden yeniden yaratabilmek amacıylayoğun çabalar göstermişlerdir.
İzmir / Tüm İlçeler