Çıkış / Exit

İşleminiz Yapılıyor.
 
 
 
 
 
 
 
 
English

Daha çok bor madenleri gündeme gelse de aslında bir doğal taş cenneti olan Türkiye'de çıkan bazı taşlar, ülke içinde pek ''kıymetlendirilmezken'', ham olarak Amerika'ya ihraç edilen doğal taşların bir kısmının orada işlenip tıpkı pırlanta gibi karatla satıldığı bildirildi.
 

Tarihi Kızlarağası Han'da faaliyet gösteren Pagos Gümüş Takı Atölyesi'nin sahibi Kadri Sezik, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, daha çok boraks madeniyle ''ünlendiği'' sanılan Türkiye'nin aslında bir doğal taş cenneti olduğunu vurguladı.

Yarı değerli taşları işleyip gümüşle birleştirip kolye, küpe, yüzük, gerdanlık, kol düğmesi, kravat iğnesi imalatı gerçekleştirip müşterilerin hem yerli müşterilerin hem de turistlerin beğenisine sunan Sezik, ürünlerini ülke içindeki diğer kentlere de toptan gönderinken, Almanya ve ABD gibi ülkelere de hem mücevher halinde hem de ham olarak ihraç ettiğini anlattı.

Türkiye'de bazı taşların ''kıymetinin'' pek bilinmediğini dile getiren Sezik, çünkü Türk insanının doğal taşa işlevsel yönden baktığını, yani taşın hangi rahatsızlıklara iyi geldiği ya da nasıl bir rahatlama sağladığı gibi özelliklerine baktığını, bu yüzden de yarı değerli taş denildiğinde insanların aklına önce ametist taşının geldiğini, uzun yıllardır da bu taşa gösterilen ilginin artarak devam ettiğini dile getirdi.

Sezik, sadece Türkiye'de çıkan, buraya özgü olup ülke içinde pek rağbet görmeyen bazı yarı değerli taşların Amerika'ya rahatlıkla sattıklarını belirterek, bunların başında Kütahya'da çıkarılan ateş opali ve Muğla Pınarcık'ta çıkarılan ''diaspor''un geldiğini ifade etti.

Kadri Sezik, şunları söyledi:

''Bizim Türkiye'de satamadığımız, sadece ülkemizde çıkan, Türkiye'ye özgü taşları Amerika'da rahatlıkla satabiliyoruz. Kütahya'da çıkan ateş opali mesela. Avustralya opalinin kardeşi diyelim. Avustralya'da çok nadir çıkıyor, Afrika'da Namibya'da çıkıyor. Ama Türkiye'de çıkan ateş opali diğerlerinden çok farklı. Kıymetli bir taş. Bu işlenip mücevher haline getirildikten sonra karatla satılan taşlar. Değer olarak pırlantadan düşük olsa da pırlantayla eşdeğer şartlarda satılıyor.

Muğla Pınarcık'ta çıkan 'diaspor' diye bir taşımız var. Maalesef Türkiye'de hiçbir kıymeti yok. Ama Amerika'da 10 bin dolara kadar çıkan karat fiyatlarıyla satılıyor. Ham olarak Türkiye'den ihraç ediliyor. Amerika'da işleniyor. Amerikalılar 'diaspor'a çok farklı bakıyor. Adeta kutsal bir taş haline gelmiş. Biz kıymetini, taşın özelliğini bilmiyoruz. Görüntü olarak Türk insanına soğuk geliyor sanıyorum. Ama aslında harika bir taş. Zeytinyağı yeşili renginde. Şeffaf kristal bir taş.''

-''TÜRKLER İŞLEVİNE, AVRUPALILAR ERGONOMİYE BAKIYOR''-

Adnan Menderes Üniversitesinde takı konusunda dersler de veren Sezik, ait olunan kültürlere göre takıya bakışın şekillendiğini anlattı.

Kadri Sezik, dünyada çok eski tarihlerde doğal taşların insanlar üzerinde birtakım olumlu etkilerinin olduğuna inanıldığını, özellikle Budizmde, alternatif ya da tamamlayıcı tıpta tedavi olarak kullanıldığını, son yıllarda da bu ilginin yeniden canlandığını belirterek, ''Biz de bunları takılara uyarlıyoruz, takıları kullananlar şifa bulduklarına inanıyor. Yani biraz inançla ilgili bir şey. Psikolojik bir anlamda'' dedi.

Türkiye'de en çok ilgi gören mor renkli kristal ametist taşının yanı sıra, son dönemde agat, kalsedon, krizopras gibi taşların da talep gördüğünü aktaran Sezik, Türkiye'deki doğal taş algısı ile Avrupa ve Amerikalıların algıları arasında farklar olduğunu şu sözlerle dile getirdi:

''Türk müşterilerimiz taşın hangi hastalığa iyi geldiği üzerinde duruyor. Avrupalı müşterilerimiz ergonomiye, yani kullanışı rahat mı, taktığı zaman hareketleri etkiliyor mu etkilemiyor mu buna bakıyor. Mesela bizde çok gözde olan ametist taşını Avrupa'ya satamıyoruz. Çünkü Avrupalılar ametistin üzerindeki kristaller düşme ya da çarpma esnasında vücuda zarar verebilir diye görüyor. Amerika'daki müşterilerimiz ise lise eğitiminde jeoloji eğitimi gördükleri için taşın fiziksel, kimyasal her türlü özelliğini, hatta nerede çıktığını bildikleri için taşı ona göre alıyorlar.''

Sezik, kriz dışındaki dönemlerde yıllık 60-70 kilo gümüş işlediğini, ürüne çevrildiğinde taşıyla birlikte 100-110 kilo ettiğini, 20-25 kilo ürünü de ihraç ettiğini sözlerine ekledi.

ZAMAN
 

Taverna ve Eğlencenin Tek Adresi "Sardunaki Restaurant"

Sardunaki Restaurantı Gezmek İçin Hemen TIKLAYIN! İzmir'in Karşıyaka sahilinde bir zamanlar Hollanda elçiliği olarak kullanılan Van Der Zee Köşkü, 2005'ten bu yana Sardunaki Restaurant Taverna olarak hizmet vermektedir. Binanın tarihi havası insanı bir başka etkiliyor. Buna bir de muhteşem deniz manzarasını ekleyin. Taverna, hem gerçekten eğlenebilecek hem de leziz...

İzmir'in 1 Numaralı Balık Restaurantı "Deniz Restaurant Kordon"

Deniz Restaurant'ı Gezmek İçin Hemen TIKLAYIN! Deniden gelen lezzet sloganı ile çeşitli deniz mahsulleri, kaliteli ürün ve hizmet anlayışı ile 30 yılı aşkın bir süredir hizmet vermektedir. Deniz Restaurant İzmir 1. Kordon'un en güzel manzaralarından birine sahiptir. 1981 yılından beridir hizmet veren işletmenin 150 kişi kapasiteli büyük salonu, 50 kişi kapasiteli...

Ucuz ve Kaliteli Et Yemek İsteyenlerin Adresi

Karşıyaka Şubesini Gezmek İçin Hemen TIKLAYIN! İsabet Mangal, İzmir'deki iki şubesiyle hem damaklarda hem de cebinizde fark yaratıyor! Etin her çeşitinin bulunduğu restaurantta hizmet ve kalitenin farkını hemen anlıyorsunuz. Bir kere gittiğinizde bir daha değiştiremeyeceğiniz bir damak tadı bırakıyor size. Bunların yanında gayet temiz, tertipli ve düzenli bir...

HİÇ REHABİLİTASYON MERKEZİ GÖRDÜNÜZ MÜ

Yeter ki zihinlerimiz engelli olmasın;çünkü onun dışında herşey tedavi edilir. Engellerle savaşarak engelli vatandaşların topluma kazandırılmasını sağlayacak olanlar elbettteki sağlıklı insanlar bu yüzden onların zihinlerinin engelli olmaması gerekiyor.Bu konuyla ilgili bir çok rehabilitasyon kurumu var.Rehabilitasyon kurumlarıyla ilgili toplum tarafından epeyce bilgi...

KALBİNİZE İYİ BAKMANIZ İÇİN KARDİYOLOJİ MERKEZİNE SANAL TURLA ÖNCE BİZ GİTTİK

Kalbimiz vücudumuzun en önemli organı.En önemli organı olduğu gibi en çok zarar gören organlardan da bir tanesi.Bu yüzden sağlıklı bir kalbe sahip olmak da oldukça zorlaşıyor.Bu konuyla ilgili Kalp Dokturu Mehmet Öz, kalp sağlığının 10 emrini açıklıyor.İşte şu şekilde sıralamak mümkün; Zeytinyağı tüketeceksin. Kötü yağdan uzak duracaksın. Beyaz unu...
erotik
Live İzmir