Öztürk, “Artık ülkemizde ve dünyada yeterince gemiadamı mevcut. Daha önce çok sayıda gemiadamı, özellikle zabitan sınıfı yetiştirip dünya piyasasına sunmak önemliyken günümüzde ise kalite bakımından rekabet edebilecek farklı denizciler yetiştirmek değer kazanıyor. Dünya genelinde yaklaşık 1,5 milyon kişi, gemiadamı olarak gemilerde çalışıyor. Baltık ve Uluslararası Denizcilik Konseyi (BIMCO) tarafından 2010 yılında yapılan araştırmaya göre dünya genelinde 624 bin zabit, 747 bin tayfa sınıfı gemiadamı arzı söz konusu. Zabit bazında en çok arzı, OECD ülkeleri ve Uzakdoğu ülkeleri sağlıyor. Eğitim ve kalifikasyon gereksinimi çok daha düşük olan tayfa sınıfında ise en fazla arzı Uzakdoğu ülkeleri, Doğu Avrupa, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Sri Lanka, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri sağlıyor. Bu nedenle denizcilikte kaliteli eğitim artık büyük önem taşıyor.” diye konuştu.
'DENİZCİLİKTE EĞİTİM STRATEJİK BAKIMDAN ÖNEMLİ'
Türkiye için denizcilik sektörünün önemi giderek artarken denizcilik eğitiminin de stratejik bakımdan sektörün öncelikli konusu olduğuna dikkat çeken Öztürk, denizciliğin ülkeyi sadece yarınlara taşıyacak bir meslek değil, aynı zamanda bir kültür, bir hayat tarzı olduğunu dile getirdi. “Denizcilik eğitiminde yıldızı her geçen gün parlayan Türkiye'de, denizcilik eğitimi veren okulların hedefi denizi seven, denizde denizin kurallarına göre uzun yıllar iş yapacak adaylar yetiştirmektir.” diyen Öztürk, “Ayrıca denizcilik sektöründeki gelişmelere yönelik olarak belirlenen ulusal ve uluslararası şartlara uygun eğitim vermek, mesleğinde bilgili, yaratıcı, disiplinli, insana ve çevreye saygılı bireyler yetiştirmek, eğitim kurumlarımızın ana hedefi olarak yer almaktadır. Eğitimde en önemli nokta ise denizci sabırlı, sakin olduğu gibi gördüğü ufkun ötesini de hesaplamalıdır. Denizcilik mesleği yeteri kadar uzun yapılabildiği takdirde öğrenciler ancak bu özellikleri kazanabilir.” şeklinde konuştu.
Kaynak