İlk çağın en ünlü şehirlerinden biri olan Efes, Küçük Menderes nehrinin sularını boşalttığı körfezin yakınında kurulmuştur. Tarıma elverişli toprakları, Doğu’ya açılan büyük ticaret yolu oluşu, gerek putperestlik gerekse Hıristiyanlık döneminde çok önemli bir dini merkez oluşu, tarihe büyük bir kent olarak geçmesini sağlamıştır. İlim ve sanat Dünyasında da adını duyurmuş, ünlü kişiler yetiştirmiştir. Bunlar rüya tabircisi Ardemidotus, şair Callinos ve Hipponax, filozof Heraklitos, Ressam Parrhasius, gramer bilgini Zenodotos, hekim Soranos ve Rufus’tur. Efes’in tarihi M.Ö.6000’lere uzanmaktadır ki bunu, son yıllarda Arvalya ve Çukuriçi höyüklerinde ele geçen buluntular ortaya çıkarmıştır.
Ayasuluk Tepesinde yapılan kazılarda burada Erken Tunç Çağından günümüze kadar kesintisiz yerleşmenin varolduğunu göstermiştir. Bu da eski Efes’in Ayasuluk tepesinde olduğunu, buranın Anadolu kavimleri ve Hititler tarafından iskan edildiğini ispatlamaktadır. Ayrıca Hitit yazılı metinlerinde Apasas olarak geçen kentin bu kent olduğu da kesinleşmiştir. Antik yazarlar Strabon ve Pausinias, tarihçe Herodot, Efes’li şair Callinos gibi antik kaynaklar Efes’in Amazonlar tarafından kurulduğuna ve yerli halkın Karyalılar ve Leleglerden oluştuğuna işaret etmektedirler.
M.Ö.11 yüzyılda Atina Kralı Kodros’un oğlu Androklos, diğer kolonistler gibi Anadolu’ya gelmiş, Efes civarına yerleşmiştir. Söylenceye göre; Androklos yeni bir şehir kurmak için yol çıkmadan önce kahine danışır. Kahin ona şehri kuracağı yerin bir balık ve yaban domuzu tarafından gösterileceğini söyler. Adamlarıyla birlikte Anadolu kıyılarına adım adan Androklos yakaladıkları balıkları tavada pişirirken, tavadan fırlayan bir balığın sıçrattığı kıvılcımlar çalıları tutuşturur. Çalıların arkasında bulunan bir yaban domuzu alevlerden korkarak kaçmaya başlar. Bunu Andraklos kahinin söylediklerini hatırlar ve atına binerek yaban domuzunu takip eder ve onu öldürür ve yaban domuzunu öldürdüğü yere kentini kurar. Bu söylence Hadriyan Tapınağının frizlerinde betimlenmiştir. Bu kabartmaların orijinalleri ise Efes Müzesinde sergilenmektedir.
Helenler buraya geldiklerinde Anadolu’nun hemen hemen her yerinde olduğu gibi Ana Tanrıça Kybele’yi baş tanrı olarak buldular. Yerli halkla anlaşabilmek için Artemis’i ana tanrıçayla bir tutarak aynı yerde tapınmaya başladılar. Artemis Efes’te Anadolu’nun ana tanrıçası Kybele’nin yerini alarak bereket tanrıçası olmuştur. M.Ö. 625 yılında ilk Artemis tapınağı inşa edilir. M.Ö. 7.yy’da kent Kimmerler’in istilasına uğrar ve Artemis Tapınağı yerle bir edilir. M.Ö. 560’da Lidyalı’lar tarafından Efes ele geçirilir ve kent Artemision çevresine taşınır. Bugün gezilen Efes Büyük İskender’in generallerinden Lysimachos tarafından Bülbül ve Panayır dağları arasındaki vadide M.Ö. 3.yy da kurulmuştur. Kent Akdeniz’in önemli deniz ticaret merkezlerinden biri olmuştur. M.Ö. 2.yy’da Romalıların egemenliği altına giren Efes hızla gelişmeye başlamış ve Roma İmparatorluğunun Küçük Asya’daki başkenti olarak M.S. 2.yy’la kadar en parlak dönemini yaşamıştır. O dönemde kentin nüfusu 250 bin’e ulaşıyordu. Yaşanan büyük depremler ve Bizans Döneminde Küçük Menderes’in getirdiği alüvyonlarla dolan limanın büyük bir bataklık oluşturması ve sıtma salgınının baş göstermesi sonucunda kent terk edilir. Efesliler kentin ilk kurulduğu Ayasuluk tepesine yerleşirler. 1304 yılında Selçuklu’lar tarafından ele geçirilen kent 1426 yılında Osmanlı topraklarına katılır. 1914 Ayasuluk adı Selçuk olarak değiştirilmiştir. 1957 yılında İzmir’in ilçesi olmuştur.
ÇİFTE KİLİSELERİ (KONSÜL KİLİSESİ) :
Bizans hamamlarının karşısında yer alan Çifte Kiliselerin Hristiyanlık dünyası için son derece özel bir önemi vardır. 431-438 yıllarında konsül toplantısının yapıldığı kilise 265x29.5 m. boyutlarında bir yapıdır. M.S. 11. Yüzyılda Roma döneminde bir bazilikaya dönüşen yapı Meryem Ana’ya adanmış ilk kilisedir. Burada yapılan 3. Konsül toplantısında Katolizmin doğması kararları alınmıştır. Bazilikanın M.S.4.yüzyılda kiliseye dönüştürülmesi esnasında batı tarafına nefli bir yapı eklendiği ve batı girişinden sonra büyük bir antrium yer aldığı gözlenmektedir. Kilise kısmına geçmek için tabanı mozaikli bir nartexten geçilir. Vaftiz yerinin ortasın da vaftiz havuzu ve duvarlarında haç figürleri bulunmaktadır.
M.S.7. yüzyılda kilisenin apsisinden açılan bir kapı ile ikinci bir kilise inşa edilmiş ve böylece kiliselerin adı ‘’ Çifte Kiliseler ‘’ olarak anılmaya başlamıştır. Bu yeni açılan bölüm din adamlarının ikametlerine ayrılan kısımlar bulunur.
Sizlerde Efes Meryem Ana kilisesini daha yakından görüp,ziyaret etmek istiyorsanız,TIKLAYINIZ